Yeni yasa ile birlikte açıkça söyleyebiliriz ki eğitime başlama yaşı bir yıl öne alınmıştır. Bu konuda ne gibi bir açıklama yapılırsa yapılsın gerçek olan budur. Gelişim dönemi açısından henüz oyun çağında bulunan 60-66 aylık çocuğun kaliteli bir okul öncesi eğitim almadan ilkokul disiplinine girmesi, ilkokul sıralarına fazlaca kurallı bir ortama sokulması onun ruhsal, duygusal ve bilişsel gelişimini sekteye uğratarak yıllarca sürecek olan akademik hayatı açısından olumsuz sonuçlara çocuk açısından büyük travmalar doğuracaktır.
60 ayını doldurmuş bir çocuk henüz 5 yaşını doldurmuş 6 yaşından gün almaya başlamış bir çocuktur. Milli Eğitim Bakanlığının 60-66 ay arası çocukların okul kayıtlarına ilişkin yaptıkları açıklama sonucu, 2012-2013 yılı itibariyle eylül ayından itibaren 5.5 yaşını doldurmuş çocuklar 1. Sınıf öğrencisi olarak kabul edilmekte; 5-5.5 yaş arası çocukların okula başlama durumu velilerin insiyatifine bırakılmaktadır.
5-5,5 yaş arası çocuklarının özellikleözbakım becerileri bu yaşlarda yeni olgunlaşmaya başlamaktadır. Tuvalet temizliği konusunda henüz öz bakımını yapmakta zorlanmış çocukların ilköğretim sıralarına oturmakla kurallı ve disiplinli bir ortama sokulmakla birlikte yaşadıkları kaygı ortamı çocuklarda tuvalet ihtiyacını giderme konusunda yardım istemekteki tedirginliklerle birlikte alt ıslatma , tuvaletini kaçırma gibi pek çok soruna neden olabilir. Çocuğun öz bakım ihtiyacını tamamen öğrenme yaşı 6’dır. Böyle bir ortamda psikolojik açıdan olumsuz etkilenen çocuk, ağlama, öfke, tırnak yeme gibi sorunlarla ortaya çıkabilir. Daha ileri boyutta uykusuzluk, iştahsızlık hatta depresif bir tetiklenme okul fobileri oluşabilir ve ilerleyen yıllarda öğrenme güçlükleri okul başarısızlıklarına neden olabilir. . Daha okul yıllarının başında arkadaşları arsanda istenmeyen durumlarla karşılaşan çocukların zihinlerine hafızalarına böylesi zor travmalar kazınır ve çocukların okula karşı tutumlarını fazlasıyla etkileyebilir.
Ülkemizde geçtiğimiz öğretim yılı itibariyle okulöncesi eğitim alsa dahi 4-5 yaş grubunun eğitim programını tamamlamış henüz ilköğretimin gerektirdiği beceriler( göz-el koordinasyonu, görsel algı ve dikkat düzeyi, kurallara uyum, kendini kontrol ve dinleme davranışı vb) yeterince olgunlaşamamış çocukların ilköğretim sıralarına oturtulması son derece yanlış sonuçlara neden olacaktır. Çocuklarımız henüz bedenen ve zihnen hazır olmadıkları bir sürece zorlandıklarında okula ve öğrenme etkinliklerine karşı olumsuz bir tutumla yaklaşacaklardır. Bu durum da onların yaşamları boyu okul hayatına bakışını şekillendirecektir. Henüz mevcut durum itibariyle baktığımızda okula başlama yaşını doldurmuş görünen 5.5 yaşındaki 66 aylık çocuklarımızın dahi % 80 i ilköğretime başlama olgunluğuna henüz ulaşamamış görünmektedir. Bizim ülkemiz gibi sorunlarla dolu bir eğitim sisteminin içine çocuklarımızın erken yaşta sokulması yüksek beklentilerle karşılaşmaları çocuklarımızın özgüvenleri duygusal gelişimler ve öğrenme heyecanları adına kaygı vericidir. Yapılan araştırmalarda 72 aylık çocukların yüzde 80 oranında okul olgunluğuna ulaştığı sonucunu ortaya koymaktadır.
Genel olarak baktığımızda çocukların gelişiminde her ne kadar bireysel farklılıklar vardır gerçeğini kabul ettiğimiz durumda dahi ülkemiz gerçeklerini de gözönünde bulundurduğumuzda , 5 yaş çocuğunun (60-71 aylar arası) zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ilkokula hazır olmadığının altını önemle çizebiliriz. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 70 ayını doldurmayla birlikte tamamlanmaya başlar. Bu süreçte çocuklar arasında bir ay bile fark edebilmektedir.
– Anne babalar çocuklarının gelişim düzeyini nasıl anlayabilir? Bu manada evladının okula başlayıp başlamamasına karar verecek ebeveyn nelere dikkat etmelidir?
Anne babalar çocuklarının ilköğretime hazır olmadığı hususunda aşağıdaki sorular çerçevesinde çocuklarını değerlendirerek fikir sahibi olabilirler.
Çocuğunuz bedensel olarak 110 cm ve 20 kg ın üzerinde mi?
Çocuğunuz yemek yeme, ve tuvalet ihtiyaçlarını kendisi giderebiliyor mu?
Çocuğunuz genel sağlık durumu açısından sağlıklı görünüyor mu?
Çocuğunuz kalemi rahatlıkla kullanabileceği yaşına uygun el ve parmak becerilerine sahip görünüyor mu?
Çocuğunuz merakla soruyor öğrenmekten keyif alıyor mu?
Çocuğunuz yapabilme inancı taşıyor kendisi hakkında olumlu duygular hissedebiliyor mu?
Çocuğunuz kendine güveniyor mu?
Çocuğunuz yaşına uygun kavramların (büyük-küçük, ağır-hafif, kısa-uzun, dar-geniş vb) anlamlarını biliyor mu?
Çocuğunuz dinledikleri hakkında yorumlar yapıp basit fikirler üretebiliyor mu?
Çocuğunuz kendisine okuduğunuz bir kitabı en az 5 dakika dikkatle dinleyip takip edebiliyor mu?
Çocuğunuz yaşına uygun kendisine verdiğiniz sorumlulukları yerine getirebiliyor mu?
Çocuğunuz akranlarıyla iletişim kurabiliyor mu?
Çocuğunuz bulunduğu ortamda kendini ifade edebiliyor, yardım isteyebiliyor mu?
Çocuğunuz konuşurken bütün harfleri sesleri doğru çıkarabiliyor mu?
Çocuğunuz dinleme becerisine yeterince sahip mi?
Çocuğunuz arkadaş edinebiliyor mu?
Çocuğunuz geleceği hakkında fikirler üretebiliyor mu?
Çocuğunuz kendini tehlikelerden koruyabilecek bilinçte mi?
Çocuğunuz ahlaki yönden olumlu beceri ve davranışlar sergiliyor mu?
Çocuğunuz kurallı ortama uyum sağlayabiliyor mu?
Anne babalar yukarıdaki 20 sorudan 7-8 den fazlasına hayır cevabı veriyorlarsa , çocukları ile ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme için bir psikolojik danışman ya da psikologdan yardım isteyebilirler.
Anne babalar çocuklarının genel gelişim durumları hakkında bir kaygı taşıyorlarsa çocuklarının ilköğretime başlama olgunluğunu bilimsel olarak hazırlanmış ilköğretime hazırlık olgunluk testleri ile değerlendirmek üzere bazı danışmanlık merkezlerine başvurabilirler.
-Çocuğum için rapor almalıyım?
66 ayını tamamladığı halde ebeveynlerin hazır olmadığını düşündükleri çocukları hakkında sağlık bakanlığı kurumlarından rapor almaya yönlendirilmesi görünürde doğru bir uygulama gibi görünse de uygulama açısından çok da kolay değildir. Çocukların ilköğretime başlama olgunlukları bilimsel test ve ölçeklerle değerlendirilebilir. Bu değerlendirme ancak psikolojik danışman ,çocuk psikiyatristleri ,çocuk gelişim uzmanlarının ortak kanaati ve değerlendirmesi ile sağlıklı bir şekilde yapılabilir. Bir çocuk doktorunun böylesi bir değerlendirmeyi yapması da mümkün görünmemektedir. Yine bakanlığın belirttiği çocuk psikiyatristlerine ülkemizde hemen her şehirde ulaşabilmekte kolay bir şey değildir.
Hali hazırdaki tabloya baktığımızda 1. Sınıfa başlama bakımından yasaya göre yaşını doldurmuş 66 ayın üzerinde olan çocuklarımız arasında boy ve kilo özellikleri bakımından dahi sorunları olan 110 cmden kısa 20 kilonun altında çocuklarımız vardır. Böylesi çocukların 2.600 bin öğrencinin okula başladığı bir ortamda öncelikle fiziksel olarak akranlarından geride okula başlayacağı aşikardır. Alanında uzman bir ekip tarafından yapılan bir değerlendirme sonucu çocuk hakkında alınan bir rapor doğrultusunda çocuğun bir yıl daha okulöncesi eğitime devam kararının alınabilmesi son derece normal herkesin de kabul etmesi gereken bir durumdur. Bu durum çocukların büyük gelişim geriliği ve sorunlar yaşadığını göstermez. Çocuklar arasında bu tarz farklılıkların olması normaldir. Bedensel bakımdan yaşının kilo ve boy olarak altında olan çocuklar, çocukluk döneminde önemli hastalıklar yaşamış çocuklar, ailevi bakımdan boşanma ve kayıp gibi travmalar yaşamış dezavantajlı bölgelerde büyümüş çocuklara ilkokula başlama önce bir yıl daha zaman verilmesi faydalı olacaktır. Çocuğa büyüme olgunlaşma ve beceriler kazanma adına verilen bir yıl çocuğun ruhsal, bedensel zihinsel ve duygusal becerilerini geliştirmesi adına bana göre ona verilecek en büyük armağan olacaktır. Bu yüzden anne babaların çocuklarını, yaşadıkları ortamı ve çocuklarının geçirdiği çocukluk dönemini dikkatle değerlendirmeleri ve gerekli gördükleri durumlarda böylesi bir rapor alma hususunda tedirgin olmadan adım atmalarının faydalı olacağı kanaatindeyim.
Ülkemizde ebeveynlerin çocukları için aldıkları raporların ileride oluşturacağı kaygı ve çocuğa vereceği zarar hususuna da açıkçası katılmıyorum. Çocukluk dönemi büyüme yılları her çocuk için güllük gülistanlık geçmeyebilir. Çocukluk döneminde de gençlik döneminde de çocuklarımız zaman zaman risk faktörleri ile karşılaşabilir. Çocukluk döneminde çocuğun yaşadığı ameliyatlar hastalıklar kayıplar travmalar olabilir. Bunları engellemek te mümkün değildir. Örneğin çocukluk döneminde birkaç ameliyat yaşamış sağlık sorunları sebebiyle duygusal olarak ta yıpranmış ilköğretime hazırlık becerileri henüz olgunlaşamamış 67 aylık bir çocuğu ilkokul sıralarına oturmaya zorlamak ona yapılacak büyük bir haksızlık olacaktır. Böylesi bir durum yaşayan çocuklarımız için alınacak gelişim raporlarının da çocuğun bütün ömrüne yansıtılması çocuğun geleceğindeki kararları etkilemesi eğitimsel açıdan da insani açıdan da son derece yanlıştır. Böylesi bir travma yaşamasa dahi çocuklar örneğin 6 yaşın gerektirdiği becerileri o yaşa girdikleri aydan itibaren ocak-aralık ayları arasında farklı zamanlarda geliştirebilirler. Bazı çocuk yaşa girer girmez o gelişim görevlerini kolaylıkla yapabilirken bazı çocuklar 6 yaşına girdiği aydan 5 ay sonra yaşının gelişim görevlerini yerine getirebilir. Bu gecikme çocuğun gelişim geriliği yaşadığını da göstermez. Çocuklar eğitim yolculukları boyunca bazen duraklamalar ufak tefek gelişim sorunları yaşayabilirler ve zaman içinde doğru ve bilinçli anne baba ve çevre desteğini bulduklarında gelişimle ilgili tüm sorunlarını çözebilir bu sorunlarla bahşedebilirler. Ben açıkçası bir uzman olarak hiçbir eğitimcinin de çocuğu gelişimde yaşadığı sorunlar konusunda damgalayarak hareket edeceği görüşüne inanmıyorum.
- 66 aylık okula başlayacak 1. Sınıf çocukları için anne babalar nasıl yardımcı olabilirler?
Çocuğunuzu dinleyin. Çocuklar okula başlama arefesinde zihinlerinde kendi dünyalarında büyüklere komik ve saçma gelen durumlar hakkında dahi kaygı yaşayabilirler. Bu çok doğal ve normaldir. Çocuğunuzun okulla ilgili merak ettiği şeyler kaygı duyduğu hususlar olduğunu gözlemlediğinizde onu sonuna kadar dinleyin. Çocuğunuza düşüncelerini ifade etme fırsatı verin.
Çocuğunuzu okula başlama öncesi imkanınız varsa öğretmeni ile tanıştırın. Çocuğunuzun okulunu birlikte gezin sıralara birlikte oturun ve ortamla ilgili çocuğunuzla bolca sohbet edin, ortamı tanımasına yardımcı olun.
Çocuğunuzla birlikte öz bakım becerileri yani kendi kendine giyinme, tuvalet ihtiyacı, diş fırçalama, el ve yüz yıkıma, yemek yeme ihtiyaçlarına yoğunlaşarak evinizde küçük alıştırmalar ve uygulamalar yağın. Bu uygulamalar esnasında çocuğunuza güven ve cesaret verin onu sözlerinizle takdir edin.
Çocuklarınızı okula başlama öncesi kitaplarla tanıştırın önümüzdeki bir ay boyunca çocuğunuza her gün bir öykü okuyun ve okuduklarınız hakkında konuşun sohbet edin.
Çocuğunuzla kurallı ortamlar hakkında konuşun.
Çocuğunuz okula başlamadan önce evinizde okula başlıyorum kutlaması yapın çocuğunuzla aile büyüklerinizle hep birlikte keyifli bir akşam geçirin. Yetişkinler olarak güzel okul yılları anılarınızı çocuğunuzla paylaşın.
Çocuğunuzla yapacağınız okul alışverişinde onun tercihlerine saygı gösterin kendi seçimlerini yapması için onu teşvike din.
Çocuğunuzla birlikte okula başlama öncesi bir ay boyunca çocuğunuzun el ve parmaklarını göz el koordinasyonunu geliştirecek oyun hamurları ile oynama, kalem tutma, bulmaca yapma, ipe boncuk dizme gibi faaliyetler yapın.
Çocuğunuzu okula başlama önce ona güven veren sözlerle destekleyin. Çocuğunuzun yapabildiğini gördüğünüz bütün etkinlikler sonrası onu sözlerinizle takdir edin onun özgüven gelişimine katkıda bulunun.
Çocuğunuzun şu dönemdeki küçük hatalarına yaptığı yanlış davranışlara karşı daha hoşgörülü ve anlayışlı davranın. Hatalarında büyük tepkiler vermeyin.